İSTİKLAL MARŞI VE YAZILIŞ HİHAYESİ

İstiklal marşımızın yazılış hikayesini ibretle okuyacaksınız.
mehmet akif ersoy
Elleri üşüyordu.  Ama yüreği sımsıcaktı. O günlerde büyük bir maddi sıkıntı içindeydi. Ankara'nın soğuğunda ceketle gezerdi.Paltosu yoktu. Çok soğuk günlerde arkadaşı Şefik Kolaylı'nın muşambasını ödünç alarak giyerdi.

7 Kasım 1920'de gazetelerde yer alan bir ilan gördü. Genelkurmay Başkanlığı'nın isteği üzerine Milli Eğitim Bakanlığı'nın verdiği ilanda,bir istiklâl marşı yarışması açıldığı ve bu marş için 500 lira para ödülü konulduğu bildiriliyordu. O zamanlar için çok büyük bir para olan bu ödülle neler alınmazdı ki!

Dönemin en güçlü şairlerinden biri olan Mehmet Âkif bu ilanla hiç ilgilenmedi. Yarışmaya 724 şiir katıldı. Fakat hiçbirisi istenilen nitelikte bulunmadı. Bunun üzerine dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver ve arkadaşları Mehmet Âkif'e başvurdular

Âkif ise millet için yapılacak bu işi para için yapamayacağını belirterek başvuruyu geri çevirdi. Bunun üzerine Hamdullah Suphi Bey kendisinin yarışma dışında tutulacağı sözünü vererek yarışmaya katılmasını rica etti. Ve Mehmet Âkif İstiklâl Marşı'nı yazmaya başladı
Ankara'da gece gelen ilhamı kaçırmamak için bazı dörtlükleri mum ışığında Taceddin Dergahı'nın duvarlarına kazıdı. Her kelimesine yüzlerce vatan evladının canını feda ettiği istiklal marşımız Âkif'in kalemiyle en güzel ifade tarzını buldu.


17 Şubat 1921'de Sebülirreşad dergisinde yayımlandı. 1 Mart 1921'de Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver TBMM'de, insanların ancak kendi eserlerinden esirgemeyecekleri bir sesle okudu Âkif'in şiirini. Okunurken şiddetli alkışlarla defalarca kesildi,ruhları bir heyecan sardı.

mehmet akif ersoy 12 Mart1921'de dört defa okunup ayakta alkışlanmış, meclisi bir coşku tufanı kaplamıştı. Alkışlarla meclis inlerken Mehmet Âkif mahcubiyetinden başını kolları arasına alarak,sıranın üzerine yumuldu. Mecliste duramayıp dışarı çıktı.


Milleti için yaptığı bu işte alkışlarla gurur duyma ücretini bile çok gördü kendine.Âkif'in şiiri,12Mart 1921'de meclis tarafından milli marş olarak kabul edildi. Verilen ödülü kabul etmemesi o zaman bazı kimselerce tuhaf karşılandı ama o bunlara aldırmadı.Ve hala üşüyordu

Yine arkadaşından aldığı ödünç paltoyu giyiyordu. Bir gün Şefik Bey ona:  “Şu mükafatı reddetmeyip bir palto alsan olmaz mıydı?” diyecek oldu. Mehmet Âkif böyle konuştuğu için tam iki ay Şefik Bey'le hiç konuşmadı.

mehmet akif ersoy
Artık Ankara'nın çok soğuk günlerinde de ceketle dolaşıyordu. Mehmed Âkif'in ölümünden kısa bir süre önce Hakkı Tarık Us'un da aralarında bulunduğu misafirler, Âkif'i ziyarete gelmişlerdi. Âkif, bitkin bir durumda olduğu için yatağına uzanmıştı ve hala üşüyordu.


Söz İstiklâl Marşı'na intikal etmiş ve misafirlerden biri:  “Acaba,yeniden yazılsa daha iyi olmaz mı?” demişti: Bitap bir halde yatan Mehmed Âkif, birdenbire başını kaldırdı ve kesin bir cevap verdi:


Allah, bir daha bu Millete bir İstiklâl Marşı yazdırmasın!..


İstiklâl Marşı


 

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!
O benimdir, o benim milletimindir ancak!

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.

Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.
Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım;
Fışkırır  rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım!

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!
Mehmet Akif ERSOY

SAAT
 



More Cool Stuff At POQbum.com

SON DAKİKA HABER
 
 
myspace layouts, myspace codes, glitter graphics HOŞ GELDİNİZ
BURÇ
 
Günlük Burç
.
 
Bugün 7623 ziyaretçi buradaydı
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol